31 Aralık 2013 Salı

Saçılsın güzel umutlar havaya


 
Umut güzeldir…yüreğini ısıtır insanın, tohumdur o yüreğimizde;yeşermesini, çiçeklenip dallanmasını dilediğimiz..
Sıcacık sarar, ısıtırız onu içimizde..ve her yeni başlangıçta, üfleriz onu avuçlarımızdan önümüzdeki boş tarlaya, tutsun dilekleriyle..

Ama önce tarlayı hazırlamak gerekir, taştan, yabancı ottan arındırmak..uğraş ister o tohumu serpmek, her boş toprakta tutmaz işte. Kimi killi sever kimi kumlu, kimi çok nemli ister kimi kuru..bilmek gerekir.
Atıp tarlaya dönemeyiz arkamızı, elimiz, gözümüz, yüreğimiz üstünde olmalıdır artık, topraktan basını çıkarana dek, boy verene dek, rüzgarda salınmaya başlayana dek…üzüntüsü üzüntümüz, sevinci sevincimiz olur, düşmanı da düşmanımız..
Eh bir de tabiat ana esirgemezse güneşini yağmurunu, el veririse o tohuma..eylülde güzel bir hasat bekler bizi..

2013 te hazırladığımız tarlaya savuracağız 2014 un verimli tohumlarını…


Eylülde güzel bir hasat zamanı yaşamak dileğiyle, sofralarımız mutlu türkülerle, kahkahalarla, yeni tohumların hazırlığıyla şenlensin, başarılara, sağlığa, huzura ve yeni umutlara kalksın kadehler…üfleyin hadi tohumlarınızı…

Bereketli gelsin 2014!








6 Aralık 2013 Cuma

Aziz Nikola Noel Baba’ya karşı


Noel Baba ve Aziz Nikola arasındaki yasanan bu rekabet çok da umurunda değil aslinda çocukların. Onlar, bu büyülü masala sonuna kadar inanmak istiyorlar. Benim gibi bazıları 
da hala inanmaya devam ediyor..


Oğlumun Noel Baba’yla olan iki hikayesi aklımda… ilki; 4 yasında, tüm kalbiyle dilediği fotoğraf makinasının hediye paketinden çıkması üzerine kendi kendine, müthiş bir mutluluk duygusuyla söylediği „duymusss beni…“ ile ifade ettiği Noel Baba’ya karşı duyduğu hayranlık..diğeri ise, 6 yasında, çok dilediği tren seti için; „belki de Noel Baba’nın yükü ağır, getiremiyebilir“ sözümün arkasında yatan gerçeği, okulda öğrenmesi ve eve –belki de hayatının ilk- hayalkırıklığı ile gelmesi..“Noel Baba yokmuş! Sen alıyormusun herşeyi, o yüzden tren setim gelemiyor anladım şimdi“…

Önemli olan, hayallerini gerçekleştirecek olana inanma mutluluğu…
Ve ne kadar büyüsek de hala içimizde bir yerlerde  mucizelere inanma arzusu..
Belki de o yüzden başka bir büyüsü var hala şu Aralık ayının…

O yüzden kırk baharatın buluştuğu çorba misali şu noel denen dönem… Pagan kültüründen günümüz ticaret kültürünün bir sentezidir bugün elimizdeki elma şekeri tadındaki Noel Baba..

Paganların Zeusu, Tanrı Odin’in uçan atı için şeker ve havuç bırakır küçük çocuklar kapılarının önüne, o da karşılığında minik hediyeler çocuklar için..

4. yy da yaşamış olan Myra’lı (Bugün Demre) Aziz Nicola ise çocukların, düşkünlerin ve denizcilerin koruyucusu olarak nam salar.. Hakkında sayısız efsane, rivayet olan Nikola, „iyilik ve medeni cesaret“in temsilidir tüm bu anlatılarda.. Bir şekilde, Tanrı’nın merhametli elinin uzantısıdır yeryüzünde..
6 Aralık 343 de ölür Aziz Nikola.. Kiliseye gömülü kemiklerini Bari’ye kaçıran korsanlar, farkında olmadan, onu dünyaya tanıtmanın ilk adımını atmış olurlar. Bari önce bir hac mekanı olurken, Aziz Nikola’nın da ünü Avrupa’ya yayılmaya başlar.Ve onun adını, iyiliklerini yaşatma adına, 6 Aralık çocuklara hediye dağıtılan bir gün olarak kutlanmaya başlanır Orta Avrupa’da.. Çok uzun yıllar, Noel Baba’ya rolü kaptırmadan tamamen ona aittir çocukların renkli hayallerinin baş aktörü olmak. Çocuklara hediye dağıtılan tek gündür, Aziz Nikola günü..Ayakkabılar temizlenir, içine biriki kurabiye konup bırakılır kapının önüne..Hani bir zamanlar Odin için bırakıldığı gibi..
Noel ise, henüz sadece kiliselerde yapılan ciddi bir kutlamadır.

18. yy da roller değişmeye başlar… Noel zamanı, rolü kapar ve artık hediyeler bu zamanda verilmeye başlanır. Çocuklar elbette bu biriki haftalık değişimi pek farkedemezler…Zira hala, uyandıklarında hayallerinin gerçekleşmesi umuduyla gitmektedirler yataklarına.. Rolü kimin üstlendiğiyle ilgilenmezler elbet:)

17.yy da Amerika’ya göç eden Hollandalılar, o zamanın Nieuw Amsterdam’ı bugünün New York’una yanlarında „Sint Nicolaaş“ larıyla giderler. Amerikalılar pek bi beğenir, benimser  bu figürü. Ve zaman geçer, Myra’dan çıkan Aziz Nikola, Atlantik üzerinden Santa Claus olarak dönüş yapar Avrupa’ya…
Artık Akdeniz’in yardımsever, koruyucu azizi, Kuzey Kutbu’nda ren geyikleriyle yaşayan, yıl boyu çocuklara hediye hazırlayan tonton bir dededir.

Bu konuya son damgayı da Coca Cola vurur…O zamana kadar, ne bulduysa onu giyen Noel Baba, reklam işlerini yürüten Stundblom’un elinde son kreasyonuna kavuşur. Artık, Coca Cola’nın renklerini taşıyacak ve onun reklam yüzü olacaktır. Yüklü bir ücret aldığı kesin, yoksa  çocukların her sene inanılmaz ölçüde pahalanan hediyeleriyle basa çıkamazdı laf aramizda :)

Artık, o Aralık ayının vazgeçilmez yüzü..Dünyanın her yerinde sene sonunda onun gelişini bekliyor çocuklar.

Ama Avusturya’da hala Aziz Nikola,  Amerika’ya gittikten sonra geçmişini unutan Noel Baba’yı kendi halinde bırakıp, her sene 6 Aralıkta çocukları ziyaretine devam ediyor. Çocuklara, bu güzel dönemde, „verme“nin güzelliğini anlatmaya çalışıyor, çoğunun „alma“nın mutluluğuyla büyüdüğü çağımızda.

Ha unutmadan sadece uslu çocuklara, eğer sene boyunca uslu durmadıysanız o zaman yanıdaki kara cüppeli hizmetkarı Rüpecht’ın hışmına uğrayabilirsiniz, Avusturya’daki adıyla Krampus’un..

Umarim bugün size de ugrar Nikolaus..:)