16 Mayıs 2011 Pazartesi

Dolce far niente


Bazi seyleri degistiriyorum hayat akisimda, dedigim gibi kuzey rüzgari esmeye görsün mutlaka degisir bazi seyler., ya da Susan Miller'a göre Merkürümün (kaderimin) bana bir oyunu bu...

Astroloji’ye ilgi duyarmisiniz bilmiyorum, benim ilgi alanlarimdan, aslinda gercek anlamda ilgi alanim haline getiren kuzenimin esi sevgili Mine oldu, kendisi bir astrolog, bundan 10 sene önce, bir kahve sohbetinde, oturdu ve benim yildiz haritama bakti, o seneki durumumu degerlendirdi ve ben ona kafamdaki planlardan henüz hic söz acmadigim halde, O’nun yildizlari, zaten bana bu planlari uygun görmüslerdi.. O yildizlar bana bir bir önümdeki aylarda neler yasayabilecegimin sinyallerini verdiler, o sinyaller de benim aklimdakiler, hayata gecirmek istediklerimdi…Minecigim, sagolsun beni kirmaz israrlarima dayanamayip arada bir bakar gene haritama, bunu cok sik yapmak istememesinin nedeni, hem kötü acilar görüp kimseyi etkilemek istememesi, hem de yildizlarin bize sadece yol gösterdigini ama hayatimizla ilgili bizim karar vermemiz gerekigini düsünmesi ve dolayisiyla da cok fazla etkilemek istememesi bizi secimlerimizde.
Ama bir kere „zehirledi“ beni iste napiyim, ben de Susan Miller’i buldum, o zaten kendi web sayfasinda herkese bir genelleme yaparak yaziyor, o yüzden cok kisisel almadan ama gene de her ay merak ederek okuyorum. Gelelim benim degisime, Susan’a göre Merkür geri gidisini bu ay bitiriyor ama Nisan ayi ve Mayis basi dolayisiyla bende de belli degisimler birakarak elbet.
Ama Merkür’ün geri gidisi bazi isleri aksatiyor gibi gözükse de mutlaka kötü bir sey anlamina gelmiyor. Bazen hayatin akisi icinde yaptiklarimiz, yasadiklarimiz eylemlerimiz hakkinda düsünmeye firsat bulamadan sürükleniriz, telasla hep bir seyler kacacakmiscasina yasariz. Iste bu durum, yani geri giden Merkür, bizim bir mola vermemize, dinlenmemize ve enerjimizi daha dogru bir yöne aktarmamiza imkan taniyor. Etrafimizda olup bitene daha yakindan, detayli bakmamizi sagliyor ve bitmesi gerekeni bitirmemize de yardimci oluyor. Merkür „yeniden“ diyor bize, yeniden degerlendir, yeniden tasarla, yeniden yap, yeniden basla….

Bir filmde duydugumda hemen not etmistim su cümleyi, uzak doguda bir ülkede bir gezi grubu yerel rehberlerle bölgede ilerlerken arada bir duraklar rehber, sebebsiz yere neden durdugunu sorar digerleri, cevabi söyle olur uzak dogulu rehberin „ cok hizli yürüdügümüz zaman ruhumuz bize yetisemez, onun bana yetismesini bekliyorum“

Hazir Merkür geri gidip bana bu firsati verdigi icin, mutluyum, ben de durdum ve ruhumu bekliyorum, yillardir onu hic beklemeden kosturup durdum önden. Geldiginde, her sey yeni yeniden Merkürün deyimiyle..  Su andaki durumumu anlatan en güzel cümle „ dolce far niente“.. yani tatli tembellik…

TopOfBlogs

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Anneler günü dolayisiyla


Anne olanlar bilir, o kücücük ellerden alinan, sevgiyle kendilerine özgü özenle hazirlanmis seni seviyorum anne yazili kagitlar, resimler bir annenin hayatinda aldigi en güzel hediyelerdendir, zamanla harcliklarla biriktirilerek alinan hediyeler de hep cok degerli  olsa da, o kücük kagit hediyeler bir ömür saklanir hem dolabin hem kalbin en degerli kösesinde.


Biri Cem'den digeri Alara'dan iki kücük kart


Alara'nin bana hazirladigi bir "ebru"


Cem'den annesine

Bir de kocaman da olsaniz, artik boyunuzu asmis cocuklariniz da olsa, annenizin sizin icin özenle sectigi veya hazirladigi bir hediyeye ilistirilmis, kücük bir kart arkasina sizin icin en güzel dileklerini dilerken ekledigi hayatla ilgili ufacik cümleler vardir, onlar da iste biz „cocuklari“ icin okurken  koklamak, icimize sokmak istedigimiz „annemm“ dedirten cümlelerdir..


Annecigimin kendisi gibi duygulari gibi zarif kartlarindan


Evlerimi ordan oraya tasirken, cok seyimi kaybettim, biraktim, birakmak durumunda kaldim…Ama o cekmecelerim hep benimle geldi, benim en güzel hazinelerim onlar.
Bugün actim cekmecemi, seyrettim hepsini tek tek, sevgiyle, ne cabuk büyüdüler, ne cabuk büyüdüm dedim…



Profilonun hazirladigi bir reklam klibi var;
Ben cok begendim, bu klipde gecenleri duymayaniniz, söylemeyeniniz yoktur sanirim 



6 Mayıs 2011 Cuma

Hizir'la Randevu

Her sene oldugu gibi kacirmadim randevumu, senede birgün, 5 Mayis aksami diger onu bekliyenler gibi bende oturdum gülümün yanina, bekledim Hizir’i. Dua ettim, dilek tuttum, hayat yolculugumda hic eksik olma yollarimdan dedim.

Hidirellez, Hızır ve İlyas peygamberin yeryüzünde buluşup darda kalanlara, isteği olanlara, zorluk çekenlere yardım ettiği rivayet edilen gün. Hızır’ın karadan, Ilyas ’ın denizden hiç umulmayan bir zamanda çıkıp geldiği söylenir. 6 mayıs aynı zamanda baharın başlangıcı, bereket ve bolluğa adım atış günüdür, her yıl yeniden doğuş, tazelenme, ölümsüzlük, bereket anlamlarıyla kutlanir bugün. Halkımız arasında bilinen onlarca ritiüel vardır. 5 mayisi 6 mayısa baglayan gece gül fidanının altına istekler konup dua edilir... Hızır’ın gülü çok sevdiği ve gül fidanlarını dolaştığı söylenir. Gül saf sevgiyi simgeler burada.

Biliyormusunuz, hayat yolculugumuzda, belirli dönüm noktalarinda, asilmasi gereken güc durumlarda, ciddi karar asamalarinda karsimiza cikan hizirlar vardir hep, biz onlari o anda farketmiyoruz belki, bazende „söyle bir tesadüf birden yolumu degistirdi“ diyoruz. Ama geriye dönüp bakin bir, hayatinizda karsiniza cikan hizirlari tek tek göreceksiniz. Hayatin engelleri karsisinda, aldiginiz karsilastiginiz yardimlari düsünün, cok arzu ettiginiz, ugruna caba sarfettiginiz olaylarin gerceklenis bicimini hatirlayin, almakta zorlandiginiz kararlarda yardimci olanlari düsünün, tesadüf veya „sansima islerim iyi gitti“lerin icindedir  hizirlarimiz.. Hizir O’na ihtiyac duyuldugunda degisik bicimlerde cikiyor hep karsimiza, bunu unutmayin. Bugün, iste o dönüm noktalarinda size „hizir gibi yetisenleri“ hatirlayin, ben tüm sevgili hizirlarima sevgilerimi yolluyorum bu hidrellezde…

1 Mayıs 2011 Pazar

Kuzey rüzgarina karsi

Kötü gidiyor gibi gelir bazen hersey, aslinda kötü gitmeye basladimi birseyler, yakin bir zamandaki degisimin de habercisi olur bu. Aslinda, kötü gitmesi birseylerin, o eskiye ait olan, aliskanlik kazanmis oldugundan kendini vazgecilmez hissettiren durumlarin, degisim rüzgari karsisinda kaliciligini devam ettirmek istemesi, kendini savunmaya calismasidir, Ama rüzgar da en az onun kadar güclüdür ve bu ikisi arasindaki amansiz savastir bize kötüye gidiyor hissi veren. O rüzgar esmeye basladi mi bir kere, siz iste orda, ikisinin arasinda kaliverirsiniz, kimi tutacaginizi bilemeden, hangisi  daha güclü bilemessiniz. Kim güclüyse o kazanir zaten, sizin fikrinizi de soran olmaz cok fazla… Ama onlar kendi savaslarini sürdürüp, kendi güclerini ispat etmeye calisirken, sizin eliniz ayaginiz kesilir, dünyadan cekilirsiniz sanki, sadece oturup bu kavganin bitisini, sonucunu görmek istersiniz, kimse size ilismesin, kimse hatirinizi bile sormasin istersiniz. Hatta bütün bunlar olup biterken, siz kacip baska yerlere gitmeyi dilersiniz, onlar meselelerini halletsin, siz de döndügünüzde gene hersey yoluna girsin, yeter ki sizi karistirmasinlar su kendi savaslarina…

Ama bunu bir kere yasadiysaniz, biliyorsunuz ki, bu savasin ardindan günes dogacak o savas alanina. Hangi tarafin kazanacaginin da önemi yok aslinda, sonuclanmis olmasidir önemli olan, sizin icin savastilar ve kazanan sizinle olacak cünkü, bir sonraki rüzgarda kendi varligini korumaya girisene kadar…

Tarot’daki „ölüm“ kartidir bu, adi kulaga cok kötü gelse de bu kart, kötülüklerin habercisi degildir hic bir zaman, tam tersine özgürlügün ilanidir, bitmesi gerekeni  bitirendir,  yeniye yönelmenin kartidir, ama korkutur daha adini duyurur duyurmaz…

Böyle zamanlarda, iki taraf arasinda gidip gelen ruha yardimci olmali, o ne istiyorsa onu yapmali, ona iyi gelecek, kendini mutlu hissettirecek seyleri ki, bu yanibasindaki savas onu yaralamasin, yormasin, savas bittiginde kazanani kutlayacak gücü olsun… Elbette kolay degil, ama bu karmasada biz ruhun tarafinda olalim, tarafimizi ondan yana belirleyelim. Ve ruhunuzun „ruhunu“ oksayacak seyleri de yalnizca siz bilirsiniz.

Böyle zamanlarda benimkine, mutfak iyi gelir mesela, bi de eskicileri dolasmak, ikisinin ortak yani ne derseniz ben de düsündüm, kesif var ikisinde de, birinde sevgiyle yaratmak var, digerinde yillar önce sevgiyle yaratilmisi, üretilmisi yeniden bulup cikarmak var.
Nisan geldi ama, nerden ciktigini bilemedigim bir kuzey rüzgari esiyor… mutfaga girdim , sonra da bugün bizim sokagin kösesinde Viyana’nin en güzel ve en büyük bitpazarlarindan sayilan ve senede iki kere (bahar-sonbahar) kurulan, bitpazarina yöneldim, unuttum rüzgari, tatli tatli isitan nisan günesinin tadini cikardim. Hülyam da yanimdaydi, ah tabii bir de, böyle zamanlarda ruhun en büyük ihtiyaci diger sicacik ruhlar…

Bu arada kuzey rüzgarindan söz acilmis, yeri gelmisken Gut gegen Nordwind (Kuzey rüzgarina iyi gelen) Daniel Glattauer’in 2006 de yayinlanan romani, türkceye cevrilmis oldugunu umut ediyorum. Daniel Glattauer Avusturya’da Standard gazetesinin yazarlarindan, konulari genelde günlük hayati, avusturyalilari hicveden türden. Kitabi yayinladigindan beri best seller raflarindan inmedi, Viyana ve Berlin basta olmak üzere 40 dan fazla tiyatroda oynandi. Internet ortaminda tamamen yanlislik üzeri gelisen tanismayi ve bu tanisikligin aska dönüsünü cok keyifli bir dille anlatan bir roman, tavsiye ederim.

Bitpazarindan elim bos da dönmedim, iste ganimetlerim, simdi derhal onlari kullanacagim mutlu bir tarif bulmaliyim.Suan rüzgari hissetmiyorum o kadar, icimi isitti aldigim keyif.